Sunday, November 26, 2006

ŞEMSİ PAŞA MEKTEBİ

Öğretmenler gününün ,öğretmenliğin ve öğretmen okullarının ilginç bir tarihçesi vardır.11 Kasım 1928 yılında Bakanlar Kurulunun kabul ettiği bir kararnameyle Millit Mektebi Teşkilatı kurulmuş başınada Atatürk getirilmiştir.24 Kasım Atatürkün bu görevi kabul ettiği gündür.
Ülkemizde eğitimin çağdaş anlamda ele alınması 1839-1878 Tanzimat dönemiyle başlar.Daha önce saray okulu olan Enderundan başka düzenli eğitim yapan bir kurum yoktu.Eğitim ve öğretim ,din adamlarının tekelindeydi.Medreseler ve sıbyan okullarında genellikle ders konuları dinsel ağırlıklıydı.Batılılaşma hareketiyle ülkemizde de bilimle donanmış öğretmen yetiştirme düşüncesi ortaya çıktı ve İstanbulda ilk kez Fatih Camiinin yanında Darülmuallimin adıyla bir öğretmen okulu açıldı.Bu okul,bugünkü ilk öğretimin 6,7,8 .sınıfları ,yani ortaokul bölümü için öğretmenler yetiştirecekti.26 Nisan 1870 te yine İstanbul Ayasofyanın yanında bir öğretmen okulu daha açıldı.Okulun adı Darülmuallimin-i İptidaiye idi.Bu okulda ilk okullara öğretmen yetiştirecekti.1874 yılında bu kez İdadi,yani liselere öğretmen yetiştirilecek bir okul açılmıştı.Artık okullar üç dereceye ayrılmış,sıbyan,rüştiye ve idadi adları altında toplanmıştı.1882 yılında öğretmen okullarının sayısı 12 ye çıktı ve bunların hemen hepsi İstanbul dışında kuruldu.1908 yılında Meşrutiyete gelindiğinde okul sayısı 31 i bulmuştu.Cumhuriyetin ilanıyla birliktede Atatürkün önderliğinde öğretmenlik mesleği en yüce değerlere ulaşmıştır.
Mustafa Kemalin çocukluk ve ilkokul dönemleriyle ilgili bilgimiz ne yazık ki onun hatıratlarında anlattıklarıyla sınırlı:
Çocukluğuma dair ilk hatırldğım şey mektebe gitmek meselesine aittir.Bundan dolayı anamla babam arasında şiddetli bir mücadele vardı.Annem ilahilerle mektebe başlamamı ve mahalle mektebine gitmemi istiyordu.Rüsummatta memur olan babam ,o zaman yeni açılan Şemsi Efendinin Mektebine devam etmeme ve yeni usul üzerine okumama tarafdardı.Nihayet babam işi mahirane bir suretde halletti.Evvela Merasim-i Mutade ile mahalle mektebine başladım.Bu surede annemin gönlü yapılmış oldu.Bir kaç gün sonrada mahalle mektebinden çıktım.Şemsi Efendinin mektebine kaydedildim.

Tuesday, November 07, 2006

BİN MİSKET !!!!

Bir kaç hafta önce ,elimde buharı tüten bir fincan kahve ,diğer elimde gazete ile mutfağa gidiyordum.Sıradan bir cumartesi sabahı ile başlayan gün ,hayatın zaman zaman verdiği derslerden bir haline geldi anlatayım;
Cumartesi sabahları yayınlanan bir sohbet programını dinlemek için radyonun sesini açtım.Altın sesli bir adamın konuştuğunu duydum.Tom adlı bir kişi ile bin misket hakkında konuşuyordu.Söylediklerini merakla dinlemeye başladım...
Tom işinle çok meşgul görünüyorsun.Eminim çok ta iyi maaş alıyorsundur.Ama ailenden ve evinden bu kadar uzak olman yalnış.Genç bir adamın iki yakasını bir araya getirmek için haftada yetmiş saat çalışmak zorunda kalmasına inanmak gerçekten zor..
Kızının dans gösterisini kaçırmış olman çok yazık.Ve devam etti.Sana bir şey anlatacağım.Bu,bana önceliklerin konusunda daha iyi bir bakış açısına sahip olmamda yardım etti.Senin anlayacağın,bir gün oturdum ve biraz aritmetik yaptım..
Ortalama bir kişi yetmiş beş yaşına kadar yaşar.Biliyorum,bazıları da daha az yaşar.Ancak ortalamada insanlar yetmiş beş yaşına kadar yaşar.Yetmiş beşi elli iki ile çarptım ve ortalama ömre sahip bir insanın tüm yaşamında sahip olacağı cumartesi sabahı sayısı olarak 3900 rakamına ulaştım.Tom şimdi beni iyi dinle.En önemli kısma geliyorum..
Bütün bunları ayrıntılı olarak düşünmeye elli beş yaşımda başladım.Ve devam etti.Bu yaşıma kadar 2800 ün üzerinde cumartesi yaşadım.Sonra düşünmeye başladım.Eğer yetmiş beş yaşına kadar yaşarsam ,yaşayacağım cumartesi sayısı sadece bin adet olacak...
Bir oyuncak dükkanına gittim ve elindeki tüm misketleri aldım.Bin adet misketi bir araya getirmek için üç tane daha oyuncak dükkanı daha ziyaret ettim.Bunları eve getirdim ve atölyemdeki radyonun üzerinde duran,büyük şeffaf bir kabın içine hepsini doldurdum...
O günden sonra ,her cumartesi bir tane misket aldım ve attım.Misketlerin azaldığını görünce ,hayatımdaki önemli şeyleri daha fazla düşünmeye başladım.Hiçbir şey dünyadaki zamanımızın akıp gittiğini seyretmek kadar önceliklerinizi düzene sokmanıza yardım edemez.
Programı kapatmadan ve güzel karımı sabah kahvaltısı için dışarıya çıkarmadan önve son bir şey daha anlatacağım.Bu sabah kabın içindeki son misketide aldım.Eğer önümüzdeki cumartesiye kadar yaşarsam,bana biraz daha zaman verilmiş olacak.Hepimizin kullanabileceği şey;biraz daha fazla zamandır....
Seninle konuşmak güzeldi Tom...Umarım sevdiklerinle biraz daha fazla vakit geçirirsin ve umarım bir gün tekrar görüşürüz....İyi sabahlar....